Mahşeri eşkim verir seyl-âba ger Rûz-i Cezâ Olmasa makbûl-i der-gâhın sirişkim gevheri
Saçının bendine ger akl ere dîvâne ola Yüzünün şem'ini ger cân göre pervâne ola
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârım Yokdur anın yanında bir kılca i'tibârım
Ey esîr-i dâim-i gam bir gûşe-i mey-hâne tut Tutma zühhâdın muhâlif pendini peymâne tut Fuzûlî(Ey ardı arkası kesilmeyen dertlere, kedere, gama tutulmuş olan, bir meyhane köşesi tut. Zâhidlerin ipe sapa gelmez nasihatlerini tutma, kadeh tut...)
Ele alır gezicek ol gül-i ra'nâ eteğin Vehm eder kim tuta bir âşık-i şeydâ eteğin FuzûlîO gülden de güzel sevgili gezerken eteğini eline alır. Galiba aşkından deliye dönmüş bir aşığın eteğini tutmasından korkar.
Mihr salmazsan bana rahm eylemezsen bunca kim Sâye tek sevdâ-yi zülfün pây-mâl eyler beni FuzûlîBana merhamet edip güneş gibi sevginle aydınlatmazsan, kara saçlarının sevdası gölge gibi ayaklar altına alır beni.
Fuzûlî ihtilât-i merdüm-i âlemden ikrâhım Perî-veşler hayâlin mûnis-i cân ettiğimdendir(Halk içine karışmaktan uzak durmamın sebebi, canımı peri yaratılışlı güzellerin hayaliyle yakınlık kurmaya alıştırmış olmamdır.)
Tutalım ki zülf-i siyâhını tutan üzre sâbit olur günâh Ne revâ ki gamze-i kâtilin günâh etmeden döke kanımı FuzûlîTutalım ki siyah saçını tutana günah yazılır. Peki, can alıcı bakışının günah etmeden kanımı dökmesi reva mıdır?
Sanemler seng-dillerdir işitmezler söz ey râhib Yeter bi-hûde ben tek anlara arz-i niyâz eyle FuzûlîPutlar taş gönüllüdür, söz işitmezler ey râhip! Yeter, boş yere benim gibi onlara yalvarıp yakarma!.. Sanem: Taş heykel; put; put gibi güzel; sevgili
Egerçi iğne tek geçtim cihânın her ne varından Henüz ardımcadır kayd-i ta’alluk zülf-i târından FuzûlîDünyanın tüm varlığından iğne gibi geçtimse de, saçının teline bağlılığım hâlâ arkamdan gelmektedir.
Değildi böyle mükedder bir ehl-i işret idi Bu kanlar içmeye mu'tâd gördüğün gönlüm FuzûlîBöyle kederli değildi gününü gün ederdi Bu kanlar içmeye alışmış gördüğün gönlüm
Çâre umdum lâ’l-i şîrininden eşk-i telhime Telh güftâr ile aldın cân-i şîrinim benim FuzûlîAcıyla dolu gözyaşıma tatlı dudağından çare umdum Acı sözlerle aldın tatlı canımı benim
Bana mânend bir divâne sûret bağlamaz gûyâ Kalem sındırdı tasvîrim çekenden sonra nakkâşım FuzûlîBana benzeyen bir deli bir daha dünyaya gelmez Sanki kalemini kırdı beni çizdikten sonra ressamım
Değilsin çoktan ey gerdûn cihân seyrinde yoldaşım
N'ola ham olsa kaddim senden artıkdır benim yaşım
Fuzûlî
* * *
Değilsin çoktan ey felek âlemi gezerken yoldaşım. Belim bükük diye şaşma senden çoktur benim yaşım.
Gönül tâ var elinde câm-i mey tesbîhe el urma Namâz ehline uyma anlarınla durma oturma Fuzûlî
Fuzûlî Divanından seçme beyitler. Her ne kadar büyük şair Fuzûlî’nin her birisi birbirinden güzel şiirlerinden beyitler seçmek neredeyse imkansız dahi olsa, haddimiz olmadan bir kısmını diğerlerinden ayırdık.